Ana içeriğe atla

AGORA

 

İskenderiyeli Hypatia


    Kadının gücünün ve zekasının erkek egemen dünyasını nasıl sarsıp yerle bir ettiğinin, onları nasıl korkuttuğunun ve orantısız güç gösterisiyle bir dehayı nasıl bastırmaya çalıştıklarının somut örneğidir İskenderiyeli Hypatia... Onun ismi çok anılmaz, kim olduğu pek bilinmez, buluşları ve çalışmaları dilden dile dolaşmaz bu dünyada.         
  Felsefe, astronomi ve matematik alanında çeşitli araştırmalar yapan ve dersler veren bir bilim insanı olan Hypatia'nın hayatından esinlenerek yapılan film beni çok derinden etkiledi. Özellikle kadın zekasının çok değer görmediği bir dünyada hem güzelliği hem de zekasıyla büyülediği konusu su götürmez bir gerçek. 
 
   Filmin içeriğinden bahsedecek olursak MS 360-415 yılları arasında İskenderiye'de yaşamış olan Hypatia bilim üzerine çeşitli araştırmalar yapan bilim insanıydı. Bir filozof olan babası Theon ona hep sorgulamasını ve düşünmesini öğretmiş ve kızıyla hep gurur duymuştur. İskenderiye en ünlü kütüphaneye sahip olma özelliği taşıyor ve Hypatia da bu kütüphaneden yararlanmakla aynı zamanda öğrencilere dersler veriyordu. Her zaman sorgulayan bir yapıya sahip olması onu çeşitli alanlarda bilgi birikimiyle donanımlı hale getirmişti.


(Devamı spoiler)
        
   Dönemin gerici zihniyetiyle ters düşen sorgulama özelliği ve kadın olması ise onun sonunu getirecek nedenlerden olacaktı. Hypatia'nın yaşamı da ölümü kadar etki yaratacaktı. Bilime inanması, yaşadığı zamanda zaten çok tartışmalı bir konu olan din nedeniyle toplum açısından etiketlenmesine neden olacak ve öğrencilerini de etkilediği gerekçesiyle hedef haline gelecekti. Yaşanan saldırılar sonucu İskenderiye kütüphanesi yok edilmiş, Hypatia da bir grup insan tarafından dehşet verici bir saldırıya uğramıştı. Bu bir bilim insanının katliydi. Filmde kendisine hayranlıkla karışık sevgi besleyen kölesi tarafından boğularak can verdi Bunun nedeni de kadının taşlanıp acı çektirilerek yaşamına son verilmesi yerine daha acısız bir şekilde yapmak istemesiydi. Ama ne yazık ki ölmesi bile yetmiyor vahşete susamış insanlara(?)...

    Film gerek oyunculuklar, gerek dönemin yansıtılması hususunda beni derinden sarstı. Başrol oyuncusu Rachel Weisz'i ilk olarak Mumya filminde tanıyıp sevmiştim. Hypatia'yı ise daha önceden tanımıyordum. Böyle değerli insanları bize anlatmamaları, rol model olarak almamıza izin vermemeleri üzücü bir durum. Filmlerden de olsa öğrendiğim için mutlu hissediyorum. Umarım sizler de beğenirsiniz.
     









 








Yorumlar

  1. Bu film uzuuun süredir izleme listemde ama üzülüp sinirleneceğim diye izlemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmi izlerken kesinlikle bu duygularla boğuşacaksınız :( Ama yine de izlemeye değer :))

      Sil
  2. izledim hıhıms iyi film ivit, hypatia da ünlü evet, oyuncu da çok iyi :) bond'u oynayan craig'in karısı, gündelik hayatta :) bak, marie curie nin hayatını anlatan radioactive adlı film de çok iyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aa Craig ile evli olduğunu bilmiyordummm.. Film önerin için çook teşekkürler, Marie'ye bayılırımmmm <3

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

2021 Hedeflerim Mimi

      Yeni yıla  sayılı günler kala Konumuz Kitap blogunda yayımlanan 2021 hedeflerim miminden esinlenerek amaçlarımı beni teşvik etmesi için yazmaya karar verdim. Ayrıca onun 2021 Hedefleri Mimi için buraya tıklayarak okuyabilirsiniz 💖 İsteyen herkesi bu mimi yapması için davet ediyorum :)

Sonu Gelmeyen Planlar

   "Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir." 

Emek ve Değer

       Haftasonu ablamların ittirmesiyle Ege'de ilk kez zeytin toplama işine giriştim. Hem evde boş boş oturup ekran süremi daha da arttırmayıp hem de oksijen alayım dedim. Tedbili mekanda ferahlık vardır sözüne uyup çıktık yola. Başlarda her şey çok güzel gidiyordu, tırmıklarla zeytinleri indirmeler, biraz sitemler ve söylenmelerle yere saçılanları toplayıp kovalara doldurmalar... Ama normal yaşantımda az hareket edip spor da yapmayan, fiziksel aktivitesi sadece bir odadan bir odaya yürümekle sınırlı olan biri olduğum için malumunuz 1 saatte yorulmaya başladım. Hırslıyım ama devam ettim, sıcağı sıcağına fiziksel ağrı da pek hissedilmiyor. Oradan oraya koşturup durdum. Acısı bir gün sonra çıkacakmış fark edemedim.      Açık havada en sevdiğim şey kahvaltı, sohbet muhabbetle kahvaltı da edildi. Çaylar, kahveler de içildi. Kahve içip bir yandan zeytinleri dalından ayırırken de bu miniğe rastlandı. Sarılmış bir zeytin dalına kamufle etmiş kendini. Dalından ayırınca üzüldüm biraz, bıra

Sıcak Ev

  ...O sıcak evimiz, artık buz gibi Dört duvar üstüme geliyor sanki Her şey öylesine anlamsız boş ki...