Ana içeriğe atla

Sonu Gelmeyen Planlar



 

 "Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir." 

    Son 3 ayımda en sık kurduğum cümle... Hayatımız, bir saniye sonrasını tahmin edemediğimiz, sırlarla ve bilinmezlikle dolu bir süreçten ibaret. Hal böyleyken bıkmadan, usanmadan günler, aylar hatta yıllar sonrasının planlarını hazırlar, birikimler yapar ve hayaller kurarız. Ama unuttuğumuz şey içinde olduğumuz an ve bizim kontrolümüz dışında işleyen zaman. Planlarla kafamızı meşgul ederken hayat öyle bir hamle yapar ki kayaya çarpmış gibi hissedersin. Ne yapacağını, nasıl hissedeceğini bilemeden bomboş bir halde kalakalırsın olduğun yerde. Ben de tam olarak öyle bir dönemdeyim.

    Son yazımı kasım ayında paylaşmış, youtube kanalı açmış, planlayıcı almış ve daha bir ay öncesinden yeni yıl için planlar yapmaya başlamıştım. Nerden bilebilirdim ki hayatımın dönüm noktalarından biri olacağını. 28 Kasım ve sonrası adeta hafızamda nasıl geçtiğini bilemediğim bir süreç. İçimi döktükçe de hislerimle yüzleşeceğim.

    28 Kasım 2021... Babam üstünde hafif bir kırgınlık olduğundan bahsetti, dinlenmesini söyleyip bitki çayları hazırladık. Ardından 29'u ve İstanbul'da bir anda yaşanan, can kayıplarıyla sonuçlan o fırtına... Çatımızın membranının kalkması ve yağmur sularının bir pencereden eve yavaş yavaş sızmasıyla başladı her şey. Sanki o fırtınayla yeryüzüne felaketler silsilesi inmiş gibiydi. Babamın çatıya çıkması, zaten hafif kırgınlığının olmasıyla yediği soğuğun iyice içine işlemesi, bizim evde suları engelleme çalışmamız... Hayatımda en zorlandığım anlardan biriydi. Belki babam o fırtına anında canını kaybetmedi ama vesilelerindendi. Ardından çatıcının geçici olarak halletmesiyle kısa dönemde idare edebilecek bir çözüm bulunmuştu. Çatı halloldu ama babamda ve bizde büyük bir hasar bıraktı. Babamın ateşlenmesi, gece boyu başında bekleyip ateşini düşürme çabamız, nefes darlığı çekmeye başlamasıyla hastaneye götürmemizle devam etti. Korona testi yaptırması ve kandaki oksijen sevisinin arttırılması için yapılan iğne sonrası eve dönüşümüz... Bir gün sonra test sonucu pozitif çıkmıştı, o gün kendini gayet iyi hissediyordu, bitki çayları ve dinlenmesiyle geçirdiği günün ertesinde yine nefes darlığı çekmeye başlamıştı. O ambulans sesi de asla unutamayacağım seslerden biri olarak kalacaktı. Apar topar hastaneye yatış süreci, anjiyo yapılması, babamı görmek için çabalamamız, sürekli hastane ev arası mekik dokuyup elimiz boş dönmemiz... 5 dk bile olsa iyi olduğunu görmeye, sesini duymaya o kadar ihtiyacımız vardı ki. Çok şükür bu isteğimiz aramadığımız kimsenin kalmamasıyla gerçekleşti. Babamla kısa da olsa görüştük, bize nasıl olduğumuzu sordu ama sesi o kadar kısıktı ki. O durumda bile yine başkalarını düşünüyordu. Bize hakkımızı helal etmemizi söyledi, sanki olacakları biliyor gibi uzun uzun hiçbir şey söylemeden baktı. Ama biz yine de kendimizi motive ediyorduk, babam iyileşip çıktığında ona neler yaşadığımızı anlatmak için sabırsızlanıyorduk. Sonradan fark ettim, içten içe olacakları biz de hissediyorduk ama işte o anda konduramıyorduk böyle bir şeyi. Babamız daha genç ve dinçti, kendine bakıyor ve sağlıklıydı, hem bu kadar erken veda mı olur daha birlikte çok anımız olacak diyorduk. Görüştükten 1 gün sonra gece saat 3 civarlarında telefon çaldı ve babamın entübe edildiğini öğrendik. Kalbimin çarpıntısını durdurabilmek için aldığım nefesler yetersiz gelmeye başlamıştı. Sanki babamla birlikte benim de ciğerlerim kendi kendine işlevini sürdüremez hale gelmişti. Yine de umudumuzu kaybetmemek için çok çaba sarf ediyorduk. Babamı entübe halde gördüğümde ne diyeceğimi şaşırmış haldeydim, hiçbir şey diyemeden sadece baktım. O bakışın babamı nefes alırken göreceğim son hali olduğundan da habersizdim. Entübe halde geçirdiği 4 gün... 14 Aralık sabahı gördüğüm bir kabusla ağlayarak uyandım, içime bir sıkıntı girmiş kocaman olmuştu. Göğüs kafesimdeki o yükü tarif etmem çok zor. Hızlı hızlı dualar etmeye başladım, olacakların haberi gelmiş gibiydi. Kendime bunun olmayacağını telkin ede ede kahvaltı hazırlamaya başladım, ablam ekmek almış dönüyordu. Gelmesi biraz gecikince telaşlanıp kapıyı açtığımda ağlayarak merdivenleri çıktığını görmemle duvara toslamıştım. İşte hayatım boyunca unutmayacağım görüntülere bir yenisi daha eklenmişti. 

    Evet, kendimizi aksine inandırmak istesek de babamın pozitif yazısını gördüğümüzden beri neler olacağı bilinçaltımızdan bize sinyaller veriyordu. Ne kadar susturmaya çalışsak da o bir yerden bulup çıkıyordu. Ama durup düşündüğümde yapılabilecek hiçbir şey yoktu, hayatımız elbet bir yerde bitecekti. Bunun yaşla ya da herhangi bir durumla ilgisi yoktu. Biz doğduğumuz anda kaderimiz yazılıydı. Bu hastane süreçleri inanılmaz zorlu olsa da bizi bir yandan babamın yokluğuna ve her ihtimale karşı yavaş yavaş hazırlamaya başlamıştı. Babam hastalığa yakalanmasa bile o an o saatte farklı bir şekilde ölebilirdi. Sanırım karşımda kalp krizi geçirmesi ya da herhangi bir kaza bu sonucu daha bizim açımızdan daha zorlu kılabilirdi. Evet çok sevdiğin birini kaybetmek inanılmaz zor ama onu bir anda kaybetmek daha da aşılamaz olabilirdi bilemiyorum. Bildiğim tek şey hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğuydu. 

    Planlar yapıyorum demiştim, sınava hazırlanıyordum. Şu an sınava 4 ay gibi bir süre var fakat konsantre olamıyorum. Hayat bir şekilde devam ediyor, babam dolu dolu bir yaşam sürdü ve bizimle hep gurur duyduğunu dile getirdi. Ben de bunun için çabalayacağıma dair kendime söz verdim. Kendimi bir şeylere çalışmak için zorlamak yerine andan keyif almaya ve değerlendirmeye bakıyorum. Büyük adımlar atmak için hala yorgunum, ufak ufak yapmak istiyorum. Geçmiş yazımda da bahsettiğim gibi, hayat pişmanlıklar ve keşkeler için çok kısa. Geriye dönüp baktığımda iyi ki yapmışım demek istiyorum. Her şey olması gerektiği yerde ve zamanda oluyor bunu asla unutmadan yoluma devam etmeye çalışıyorum.





Yorumlar

  1. Babanıza Allah rahmet eylesin. Böyle anlarda hiçbir şey teselli olmuyordur. Ölüm gerçeğini kabullenmek güç. Bazen bir şeye çok sıkı sarılınca belki yakında ölüp gideceğim niye istemediğim ya da çok gerekli olmayan bir şey için çabalayım diyorum. Artık bazı şeyleri kabullendim, hayırlısı diyip geçiyorum. Sınavda başarılar dilerim, ne sonuç geleceğini bilemeyiz şimdiden. Önemli olan süreci iyi değerlendirip sonucun ne olacağına kafa yormamak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum :) Kesinlikle öyle yokluk kabullenilmesi zor bir durum ama bu hayatın sonunun olduğunun bilincinde olmak bu süreci kolaylaştırıyor ve daha güzel bir yerde tekrar buluşmak için bekliyorum <3

      Sil
  2. Başınız sağolsun.. Rabbim mekanını cennet eylesin.. Unutmak imkansız ama dediğiniz gibi devam eden, durmayan bir hayat var ve bizde bir şekilde yaşamak zorundayız:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, amin inşallah.. Hayata gelme kuralımız başından belli olunca kabullenmemek uzun vadede sadece acı veriyor :(

      Sil
  3. başınız sağ olsun. kabullenmek en zoru ama kabullenmek gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Ne yazık ki, insanın hayatta deneyimlemesi kaçınılmaz acılardan

      Sil
  4. başın sağolsun, bak baban seni başarılı mutlu görmek ister, ne kadar zor olsa da çalış sen yine sınavına, dört ay sonra, belki kpss olabilir ya da benzeri, baban için de yap bundan sonra her şeyi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim motivasyon için :) Ben de öyle düşünüyorum, artık sadece kendim için değil babam için de yapacağım <3 Ve bu nedenle de en kısa sürede derslere vereceğim kendimi :))

      Sil
    2. bu yazını dünkü yazıma koydum.

      Sil
    3. Evet gördüm tekrar çok teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Başın sağ olsun
    Mekanı cennet olsun 🙏. Anne baba kaybı en büyük kayıplardan. Allah sabrını da verecektir. Yapacağın her güzel şey onun hanesine de yazılmaya devam edecektir. Sınavında başarılar. Sevgiler 🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Evet bunun farkında olmak da çok güzel bir durum, onlar bu dünyadan göçüp gitseler bile onlar adına işlediğimiz amellerin hanelerine yazılması hayat amacımı gerçekleştirme konusunda motive etti :)) Bi şeyler yapabiliyor olmak çok güzel

      Sil
  6. Başınız sağ olsun. Ağlayarak okudum yazınızı. Babanızın yattığı yer nurla dolsun. Size de onun toprağı kadar sabır ve güzel bir ömür versin. Bu yazınız da belki umutlu şeylerin başlangıcıdır. Enerjinizi, motivasyonunuzu kaybetmeyin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim duygu ve düşünceleriniz için <3 Amin inşallah :) Allah hepimize huzurlu geçireceğimiz bir hayat nasip eder inşallah :) Mutluluklarımızın her yeni günle birlikte artarak çoğalması dileğiyle :)

      Sil
  7. Başınız sağ olsun, okurken o kadar zorlandım ki yaşarken kim bilir ne kadar daha da zor olmuştur. Rabbim size sabırlar versin.
    Eminim ki babanız gittiği yerde de gurur doludur evlatları için, yavaş yavaş küçük adımlar atarak devam etmenizi temenni ederim, sonra zaten bir yerde koşmak için gereken gücü bulacaksınızdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim <3 Böyle cümleler duymak içimdeki ağırlığı daha da hafifletiyor.. umarım, gurur duyacağı biri olmak için çalışıyorum :)) Destekleyici sözleriniz için minnettarım..

      Sil
  8. Başınız sağ olsun, sabırlar diliyorum, babanızın mekanı cennet olsun, kayıplar çok zor, inşallah siz bunu en kolay şekilde atlatırsınız... Eminim babanız fiziken olmasa da ruhen sizinle olacak...

    YanıtlaSil
  9. Yazınızı üzülerek okudum. Çok zor günler geçirmişsiniz, Allah size ve ailenize sabır versin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

2021 Hedeflerim Mimi

      Yeni yıla  sayılı günler kala Konumuz Kitap blogunda yayımlanan 2021 hedeflerim miminden esinlenerek amaçlarımı beni teşvik etmesi için yazmaya karar verdim. Ayrıca onun 2021 Hedefleri Mimi için buraya tıklayarak okuyabilirsiniz 💖 İsteyen herkesi bu mimi yapması için davet ediyorum :)

Emek ve Değer

       Haftasonu ablamların ittirmesiyle Ege'de ilk kez zeytin toplama işine giriştim. Hem evde boş boş oturup ekran süremi daha da arttırmayıp hem de oksijen alayım dedim. Tedbili mekanda ferahlık vardır sözüne uyup çıktık yola. Başlarda her şey çok güzel gidiyordu, tırmıklarla zeytinleri indirmeler, biraz sitemler ve söylenmelerle yere saçılanları toplayıp kovalara doldurmalar... Ama normal yaşantımda az hareket edip spor da yapmayan, fiziksel aktivitesi sadece bir odadan bir odaya yürümekle sınırlı olan biri olduğum için malumunuz 1 saatte yorulmaya başladım. Hırslıyım ama devam ettim, sıcağı sıcağına fiziksel ağrı da pek hissedilmiyor. Oradan oraya koşturup durdum. Acısı bir gün sonra çıkacakmış fark edemedim.      Açık havada en sevdiğim şey kahvaltı, sohbet muhabbetle kahvaltı da edildi. Çaylar, kahveler de içildi. Kahve içip bir yandan zeytinleri dalından ayırırken de bu miniğe rastlandı. Sarılmış bir zeytin dalına kamufle etmiş kendini. Dalından ayırınca üzüldüm biraz, bıra

Sıcak Ev

  ...O sıcak evimiz, artık buz gibi Dört duvar üstüme geliyor sanki Her şey öylesine anlamsız boş ki...